Hayat ve Ölüm arasında iki kare
14 Eylül 2014 Pazar
NECMİ ORAL 15 ARALIK 2009 BULANIK OLAYLARI
15 Aralık 2009 yılında Bulanık olaylarında hayatını kaybeden NECMİ ORAL' saygıyla anıyoruz.
Hayat ve Ölüm arasında iki kare
Hayat ve Ölüm arasında iki kare
Etiketler:
15 aralık 2009,
Bulanık,
Bulanık Olayları,
Necmi Oral,
Ölüm
10 Ağustos 2014 Pazar
Êzîdîler
Ézidîler, toplam nüfûsları sadece 700 bin kadar olan küçük bir Kürt topluluğu. Kürt’türler ve Ézidîlik dînine mensuplar. Ézidîlik (Yezdîlik), İslam’dan önce ve ama Zerdüştîlik’ten sonra ortaya çıkmış bir dîn. İsmini Kürtçe, Farsça ve benzer İranî dillerde “Tanrı” anlamına gelen “Yezdan” (Ézdan) isminden alıyor. Allâh-û Teâlâ için “Xwedâ” (Hüdâ) isminin yanısıra “Yezdan” ismi de halen dahi Müslüman Kürdistan ve İran coğrafyalarında kullanılır. Yezdî (Ézidî), yani “Allâh’a (Yezdan) bağlı olan” demektir. (NOT: Bugün halen Türkiye, Kürdistan, İran, Irak, Azerbaycan, Pakistan, Afganistan gibi ülkelerde kullanılan ve “Tanrı” anlamına gelen “Hüdâ / Xwedâ” ismi, öz Kürtçe bir kelimedir ve “Kendi kendini var eden, kendinden var olan” anlamına gelmektedir. Yani “başka bir güç tarafından yaratılmamış, varlığı kendinden olan”.) Ézidîlik (Yezdîlik) isminin ve bu dînî topluluğun, yanlış bir şekilde Türkiye’de ve özellikle de İran’da pekçok insan tarafından zannedildiği gibi, Kerbelâ katliâmını gerçekleştiren Yezid bin Muaviye ile uzaktan yakından bir alakası yoktur. Tamamen isim benzerliğidir. Dediğimiz gibi, ismini Muaviye’nin oğlu Yezid’den değil, “Tanrı” (Allâh, Hüdâ) anlamına gelen “Yezdan” isminden alır. Zaten İslam’dan çok önce doğmuş bir dîndir. Bu dîn ve dînî topluluk için – özellikle Türkiye’de Müslüman Kürt ve Türk halkları tarafından – yanlış bilinen ve asılsız olan “şeytana tapanlar” ithamının da aslı astarı yoktur. Ézidîler Şeytan’a tapmazlar, iftiradır; tıpkı Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudîler ve Zerdüştîler gibi Allâh’a taparlar. Fakat onlardan (bizden) farkları şudur: Cennet’te Şeytan’ın lânetlenmesi ve kovulması hadisesine inanmazlar ve bunun, insanlar tarafından Şeytan’a atılmış bir iftira olduğuna inanırlar. Şeytan’ın (Ézidîler “Melek Tawus” derler) günâhsız bir melek olduğuna inanırlar. Meleklerin en başta gelen özelliği “günâh işlememek” olduğuna göre ve Allâh-û Teâlâ melekleri bu özellikte yarattığına göre, kendisi de bir melek olan İblis nasıl olur da günâh işleyebilir? Ézidîler’e göre kötülük, insanın kendi içindedir. İnsan, kendi yaptığı kötülüğün sorumluluğundan kurtulmak için, kendi iradesiyle işlediği suçların günâhını Şeytan’ın üzerine yıkmaktadır. Halbuki o günâhları insanlara Şeytan işlettirmiyor, insanlar o günâhları kendi iradeleriyle işliyorlar. “Tek tanrılı” bir dîndir ancak diğer “tek tanrılı” dînler olan İslam, Hristiyanlık, Musevîlik ve Zerdüştîlik’ten farkı, “peygambersiz bir dîn” oluşudur. Ézidîler’in peygamberi yoktur ancak “peygamber derecesinde gördükleri” şeyhleri vardır. Ayrıca kutsal kitapları da vardır ve ismi “Mushafa Reş” (Kürtçe’de “Siyâh Mushaf” demek)’tir. Ézidîlik’in bir özelliği de, dünyada sadece Kürtler arasında var olan bir dîn olmasıdır. Kürtler dışında bu dîne mensup hiç kimse yoktur yeryüzünde. Zaten 50 milyonluk Kürt milletinin içinde bile toplam nüfûsları 1 milyon bile değildir; topu topu 700 bin kişilik çok küçük bir dînî azınlıktır. Diğer bir önemli özellikleri, dışarıdan kimseyi dînlerine kabul etmemeleridir. İnsan istese de Ézidî olamaz. Ézidî olmak için Ézidî anne – babadan doğmak gerekir. Dîne girmek mümkün değildir ancak dînden çıkmak çok kolaydır. Örneğin; en büyük günâh “insan öldürmek”tir ve – her ne amaçla olursa olsun – cinayet işleyen kişi dînden çıkmış sayılır. Bu hassasiyet, sadece insanlara karşı değil, diğer canlılara (hayvanlar ve bitkiler) karşı da aynı şekildedir. Gıda (yemek) haricinde, yani hayatın devamı amacı dışında hayvanları öldürmek, bitkilere (ağaçlara ve çiçeklere) zarar vermek haramdır. 6 milyar nüfûslu yerküresinin belki de en “çevreci” ve “doğa dostu” topluluğudur, Ézidîler. Doğaya, ekolojiye, yabanî hayvanlara, bitki örtüsüne ve su kaynaklarına hiçbir şekilde zarar vermezler. Hatta zarar verenleri kendi aralarından dışlar, dînden aforoz ederler. Tarihleri boyunca hiç kimseye bir zararları olmamış, başka toplumlara ve insanlara en ufak bir kötülükleri dokunmamış, hatta bırakın diğer insanları, yabanî hayvanlara ve bitkilere bile zarar vermekten kaçınan, kendi içlerinde kapalı bir toplum olarak yaşayan ve bütün Müslüman, Hristiyan komşularının ve onlarla insanî münasebetleri olan herkesin de rahatlıkla şahîdlik ettiği üzere oldukça sıcak ve insanperver olan bu küçük dînî azınlık, bugün ne yazık ki IŞİD (DAİŞ) denilen, dünyanın ve tarihin en barbar çetesinin, hiçbir acıma duygusu olmayan katiller sürüsünün korkunç tehdidi altında. Kürdistan’a saldıran IŞİD barbarları, Şengal (Sincar) bölgesinde binlerce Ézidî’yi – sırf dînleri farklı diye – vahşî bir şekilde katletti, gelen haberlere ve bilgilere göre kadınlarını “cariye” yapıp köle pazarlarında sattı. Onlardan geriye kalan binlerce çocuk ve bebek, açlık ve susuzluktan öldü. Yazarken bile parmaklarımın titrediği bu dramı anlatacak kelime yok... İbrahim SEDİYANİ (Yaseminler Gülümsüyordu Ellerimiz Kavuştuğunda
Bulanık Seçim Sonucu ( Suç Kimde)
Bulanık Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları gösterdiki sorun partide değil partiliydemiş,
BULANIK İLÇE MERKEZİ
Bulanık İlçe Merkezinde Cumhur Başkanlığı seçim sonucu
Selahattin Demirtaş: 6 bin 558
Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu: 597
Recep Tayyip Erdoğan : 2 bin 44
BULANIK GENEL
Bulanık'ta Cumhur Başkanlığı seçim sonucu
Muş’un Bulanık İlçesi’nde Cumhur Başkanlığı seçimi için yapılan oy kullanma işlemi olaysız bir şekilde sonuçlandı. Köy ve Beldeler ile birlikte İlçede kurulan 157 sandıkta seçmen oyunu kullandı. Toplam 43 bin 195 seçmenin bulunduğu ilçede kullanılan 34 bin 608 oyun 248’i geçersiz sayıldı. İlçe genelinde geçerli sayılan 34 bin 360 oydan Selahattin Demirtaş: 28 bin 766, Recep Tayip Erdoğan: 4 bin 724 oy alırken, Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu ise 870 oy aldı.
BULANIK YEREL SEÇİMLER
BDP %48.4
AKP %47.8
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
HDP %83.17
AKP %13.96
SUÇ KİMDE?
Etiketler:
AKP,
BDP,
Cumhurbaşkanlığı seçimi,
HDP,
SELAHATTİN DEMİRTAŞ
1 Mayıs 2014 Perşembe
MÜLK ALLAH'INDIR MÜLKİYET HIRSIZLIKTIR
MÜLK ALLAHINDIR
MÜLKİYET HIRSIZLIKTIR
"Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve nemli toprağın altında olanların tümü O'nundur".(Taha Suresi, 6)
"Göklerin ve yerin mülkünün Allah'a ait olduğunu bilmiyor musun? O, kimi dilerse azaplandırır, kimi dilerse bağışlar. Allah, herşeye güç yetirendir."(Maide Suresi, 40)
"Allah'ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır.Allah yaptıklarınızdan haberi olandır."(Al-i İmran Suresi, 180)
"Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek)."(Tevbe Suresi, 34-35)
" O, mal yığıp biriktiren ve onu saydıkça sayandır. Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını sanıyor. Hayır; andolsun o, 'hutame'ye atılacaktır. "Hutame"nin ne olduğunu sana bildiren nedir? Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir."(Hümeze Suresi, 2-6)
MAL SAHİBİ MÜLK SAHİBİ HANİ BUNUN İLK SAHİBİ
evet gördüğümüz üzere bu ayetlerden yola çıkarak diyebilirizki bugünün müslüman ve ümetçi geçinenlerinin bir çoğu Kuran'a ters yaşamaktadır, bir tarafta biriktirdikçe biriktirenler diğer tarafta açlıkla terbiye edilenler.
ÖZEL MÜLKİYET
john locke'ye göre toplum sözleşmesinin dolayısıyla da devletin temelidir. kropotkin'e göre de eşitsizliğin temelidir.
Aynı şekilde kendilerine emek, adalet, eşitlik ve özgürlüğü destur edinerek mücadele eden her kulvarda özel mülkiyete karşı olduğunu işçinin, emekçinin hakkını savunduğun dile getirip bunun için yığınları sokaklara döken kişilere baktığımızda yine savundukları görüşe ters düşen bir yığın insan görürürüz
İslami kaynaklara baktığımızda sonuç olarak MÜLK ALLAH'INDIR sonucuna varıyoruz.
Sosyalizmin kuramcılarına bakılırsa da MÜLKİYET HIRSIZLIKTIR sonucu çıkıyor.
iyi güzel de iki tarafında uygulayıcıları kendi inançlarının tersini yapıyor....
C. Çağabey
26 Şubat 2014 Çarşamba
Dilsiz Şeytanlar
İnsan kalabilme mücadelesi
Hz. Peygamber (s.a.v.) öyle buyurdu; "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır."
- Dünyanın fakir bölgelerinde çocuklar açlıktan can verirken; sessiz duran, oralara elini uzatmayan kişi dilsiz şeytandır.
Herhangi bir hak sahibinin hakkı gasp edilirken, buna seyirci olarak duran kişi dilsiz şeytandır.
Mağdur ve yoksul insanlar açlıkla kıvranırken tıka basa yemek yiyen ve ama bu yoksul insanları asla önemsemeyen kişi dilsiz şeytandır.
Gücün yanında yer alan ve zulüm altında inleyen insana destek vermeyen kişi dilsiz şeytandır.
Hangi dine, ırka, dile mensup olursa olsun çocukların öldürülmelerinden ıstırap duymayan kişi dilsiz şeytandır.
Zalim ve diktatör olanlara sen zalimsin demeyen kişi dilsiz şeytandır.
Atacağı her adımda menfaatini düşünen, yarının endişesiyle zulme karşı sessiz duran ve sürekli kıvıran,
renksiz, karaktersiz ve kişiliksiz her kişi dilsiz şeytandır.
Hangi dine mensup olursa olsun haksızlığa uğrayan biz mazlum için vicdanı sızlamayan kişi dilsiz şeytandır.
Elindeki imkanın bir kısmını fakir ve mağdurla paylaşmayıp, onun perişan halini geniş karnıyla seyreden kişi dilsiz şeytandır.
Aleyhine de olsa adaletin ve haklının yanında saf tutmayan kişi dilsiz şeytandır. Sonuç şudur :Bu dünyada dilsiz duran, öteki alemde mutlaka dilsiz olarak diriltilecektir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) öyle buyurdu; "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır."
- Dünyanın fakir bölgelerinde çocuklar açlıktan can verirken; sessiz duran, oralara elini uzatmayan kişi dilsiz şeytandır.
Herhangi bir hak sahibinin hakkı gasp edilirken, buna seyirci olarak duran kişi dilsiz şeytandır.
Mağdur ve yoksul insanlar açlıkla kıvranırken tıka basa yemek yiyen ve ama bu yoksul insanları asla önemsemeyen kişi dilsiz şeytandır.
Gücün yanında yer alan ve zulüm altında inleyen insana destek vermeyen kişi dilsiz şeytandır.
Hangi dine, ırka, dile mensup olursa olsun çocukların öldürülmelerinden ıstırap duymayan kişi dilsiz şeytandır.
Zalim ve diktatör olanlara sen zalimsin demeyen kişi dilsiz şeytandır.
Atacağı her adımda menfaatini düşünen, yarının endişesiyle zulme karşı sessiz duran ve sürekli kıvıran,
renksiz, karaktersiz ve kişiliksiz her kişi dilsiz şeytandır.
Hangi dine mensup olursa olsun haksızlığa uğrayan biz mazlum için vicdanı sızlamayan kişi dilsiz şeytandır.
Elindeki imkanın bir kısmını fakir ve mağdurla paylaşmayıp, onun perişan halini geniş karnıyla seyreden kişi dilsiz şeytandır.
Aleyhine de olsa adaletin ve haklının yanında saf tutmayan kişi dilsiz şeytandır. Sonuç şudur :Bu dünyada dilsiz duran, öteki alemde mutlaka dilsiz olarak diriltilecektir.
Etiketler:
adalet,
Ahlak Felsefesi,
çocuk,
dil,
Dilsiz şeytanlar,
din,
haksızlık,
Hayat felsefesi,
Hz Muhammed,
Hz. Ali,
ırk,
zalim,
zulüm
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)